<span style="background-color:rgb(255, 255, 255); color:rgb(68, 68, 68); font-family:calibri,sans-serif; font-size:15px">Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu üyesi MEVLÜD ORUÇ yaptığı yazılı basın açıklamasında ANADİLİMİZ VE ORTAK dilimizin önemini vurgulayarak “ARAPÇA VE TÜRKÇEYİ SEVİYORUZ.” Dedi.</span>
Oruç açıklamasının devamında konu ile ilgili görüş ve önerilerini paylaştı. “Uygarlıklar beşiği ülkemizin kültürel zenginliğini eksiksiz yaşamaya devam edebilmek için gerekli özeni göstermek zorundayız. Hatay, Adana, Mersin illerimiz yüz yıllardan beri inançların ve dillerin renk renk çiçek bahçesidir. Birçok inanç ve etnik yapı ile kapı komşu olmak, barış içinde yaşama kültürünün mayasıdır. Değişik kültürleri tanıma ve barış içinde yaşama kültürünü edinme fırsatımız olduğu için kendimizi şanslı addediyoruz. Bizi biz yapan renk renk çiçek bahçesi atmosferinin her rengine ve her kokusuna hayati ihtiyacımız var. Çok kültürlü toplum olmanın hakkını sonuna kadar vermek gerekiyor. Ortak dilimiz Türkçeyi ve Anadilimiz Arapçayı öğrenmeli, konuşmalı, yazmalıyız. Dil kültürün olmaz ise olmazıdır, fakat yeterli değildir. Türkçe ve Arapça hikâyeler, fıkralar, masallar, tekerlemeler, destanlar, oyunlar, şarkılar vb toplumda dolaşımda olmalıdır.Anadilimizin ne olacağını seçme hakkımız yoktur. Ülkemize, bölgemize ve bize layık görülen kültürel zenginliğin tahrip olmasına göz yummak tarihe ve doğaya karşı suç ve yaratana karşı büyük günahtır. Ülkemizin kendi değerlerine, zenginliklerine, dinamiklerine, çıkarlarına sahip çıkması doğaldır. Ülkemizin anadilimiz Arapçaya sahip çıkmasını istiyoruz. Arapça Ülkemizin ve bölgemizin solmaya yüz tutmuş bir rengidir. Toplum ve devlet olarak ilgisizlik ve vurdumduymazlık devam ederse ülkemizde konuşulan Arapça lehçelerimizin kısa sürede yok olma tehlikesi vardır. Ülkemizi diller mezarlığına dönüştürmeye hakkımız yoktur. Ülkemizi bu büyük günah ile gelecek kuşaklara devretmeye hakkımız yok. Ülkemize ve gelecek kuşaklara haksızlık yapmış oluruz.Acil önlem almalıyız. Arapçamızın okullara ve tekrar evlere girmesini sağlayabilmeliyiz. Arapça konuşursa çocuklarım eziyet görürler korkusunu toplum olarak kendiliğinden üzerimizden atamıyoruz. On yıllardan beri her vesile ile yemin billâh Türkiyeliliğimizi ispatlama baskısı altında bırakıldık. Anadilimiz Arapça Türkiyeli bir durumdur. Arapçanın bazı kişilerde Türkiye dışı ve tehlike çağrışımı yapması Arapçanın ve halkın kabahati değil kendi kompleksleri, bilgisizlikleri ve ürettikleri hayali korkularının sonucudur.Arapça lehçelerimiz ile ilgili doğru bilinen hurafelerden bazılarını sıralayarak konu ile ilgili toplum olarak bilgisizliğimizi ortaya koymuş oluruz. Güler misin? Ağlar mısın? Dedirten trajikomik toplumsal bilgisizliğimize örneklerle devam edelim. 1. Hurafe yâda komedi: “Arapça ağır bir dil”miş! Bu ve benzeri yalanlar ciddi ciddi toplumda dolaşıyor. Allah aşkına kim hangi tartı ile Arapça kelimeleri tarttı bir açıklayan olursa da bilsek. Doğuya ait ne varsa kaba, geri, vahşi olarak değerlendiren batı merkezli emperyalist kültürel hegemonyanın bakış açısı sonucu kendi anadilimize yabancılaşmışız. Arapçaya “kaba” diyecek ama dili varmıyor. Arapça ve Türkçe pahada ağır yükte hafif cevherlerdir. Değerlerini iyi bilelim. Kendi anadili Arapçayı hor gören kişilerde asimilasyon politikalarının tahribatlarını ve çocuklarda oto asimilasyonun tahribatlarını açıkça görebiliyoruz. 2. Hurafe yâda komedi: “Çocukla Türkçe ve Arapça konuşursak kafası karışır”! “Kekeme olur”! “Geç konuşur”! Alakasız, ilgisiz yalan ve yanlış. Çünkü çocuk iki ve daha çok dili rahatlıkla öğrenebilir. Gelişmiş ülkelerin çocukları gibi bizim çocuklarda iki üç dil öğrenebilir. Geç konuşmaz, kekeme olmaz. Hatta çok dil ile yetişen çocukların ders ve hayat başarıları ve IQ düzeylerinin daha yüksek çıktığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Çok dilli yetişen gelişmiş batı ülkelerinin ve insanlarının her alanda dünya liderleri olduklarını unutmayalım. Doğru bilinen yanlışlar Arapça dilimizi çocuk felcine uğratıyor.Toplum olarak bu konuda yardıma, aydınlanmaya ihtiyacımız var. Okul yönetimlerinin seçmeli Arapça dersi ile ilgili ikircillikli tutumlarını ve sorunlarını gidermek zorundayız. Eğer seçmeli Arapça dersini tercih edersem çocuklarım zarar görür korkularını gidermemiz gerekiyor. Bütün bu konularda valiliklerin, kaymakamlıkların, Eğitim Bakanlık ve müdürlüklerinin, Büyük şehir ve ilçe belediyelerinin, üniversitelerimizin, Sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının iş birliğine ihtiyaç var. Üniversitelerimiz hala kendini uzayda sanıyor. Ey üniversite bastığın yerleri tanı, kültürel zenginliğe bir bak, bir gör ki bu konuda eğitmenlerin, araştırmaların, geliştirmelerin vb olsun. Anadilimiz Arapça kendi ülkemizde yaşamaya devam etmelidir.”