Eğitim İlke-Sen Genel Başkanı Doğan Özlük, basın açıklaması yaparak 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma gününde Türkiye genelinde ortaya çıkan tabloyu değerlendirdi
1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma günüyle ilgili yazılı bir basın açıklaması yapan Eğitim İlke-Sen (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası) Genel Başkanı Doğan Özlük, Taksim meydanının yasaklanmasıyla verilmesi gereken asıl mesajların üzerinin örtüldüğünü belirtti. Özlük, Hak arama mücadelesinde gündeme yoğun bir şekilde gelmesi sebebiyle önemli bir gün saydığımız 1 Mayısın bu yıl da maalesef devletin yasakçı ve güvenlikçi politikaları sebebiyle amacına ulaşamadığını gördük. İstanbul Taksim meydanının yasaklanarak şehrin her yerinde olağanüstü hal uygulamasına geçilmesiyle, verilmesi gereken asıl mesajların üzeri örtülmüş oldu. Dünyadan ve ülkemizden yükselen hak, hürriyet ve adalet çağrıları gaz bombalarının sisinde kaybolup gitti. Yasağın ve neredeyse ölümcül sonuçlar doğuracak şekilde uygulanan şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Fakat böyle bir yöntemle ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların, taleplerin gündeme gelmesini engellemek istendiğini söyleyebiliriz. dedi.Eğitim İlke-Sen Genel Başkanı Doğan Özlük, yaptığı 1 Mayıs değerlendirmesine şöyle devam etti: Ortaya çıkan tabloda, kamuda ya da özel sektörde çalışan, üreten, emek veren milyonlarca insanın yaşadığı sorunlar, layıkıyla gündeme getirilememiştir. Toplumun tüm kesimlerinin karşı karşıya kaldığı ekonomik ve sosyal sorunlar tartışılamamıştır. Kamu çalışanlarının sosyal ve ekonomik haklarında yaşanan gerileme, artan şiddet vakaları, işsizlik, emek sömürüsüne karşı açlık sınırı altında kalan asgari ücret, milyonlarca insanın giderek sendikasızlaştırılması, taşeronlaştırılması, kapitalist sistemin kâr hırsının neden olduğu iş cinayetleri, her gün hayatını kaybeden işçiler, banka ve faiz sisteminin esnafından emeklisine herkesi taksit taksit ya da sürekli borçlu yaşamaya mahkum etmesi, sınırsız bir kalkınma ve büyümeye endeksli iktisat ideolojisinin insanlığı ve tabiatı sürüklediği felaket ve daha birçok hayati konu gündemleştirilememiştir. Tüm sendikalar, 1 Mayıs 2013te yaşanan tabloyu değerlendirmek zorundadır. Siyasal iktidarın yanlışları ortadadır fakat bu sendikal mücadelenin ya da toplumsal muhalefetin eksiklerini kapatmanın fırsatı olarak kullanılamaz. Yılın geri kalan tüm günleri de, hepimizin emeğini, hakkını, hukukunu savunmak için birlik içinde mücadele etmenin, dayanışmanın günüdür.Tüm dünyada olduğu gibi 1 Mayıs ülkemizde de emeğin ve dayanışmanın günü olarak kabul edilmekte, başta sendikalar ve sivil toplum örgütleri olmak üzere tüm çalışanlar, bu günde sorunlarını dile getirmeyi istemektedir.Hak arama mücadelesinde gündeme yoğun bir şekilde gelmesi sebebiyle önemli bir gün saydığımız 1 Mayısın bu yıl da maalesef devletin yasakçı ve güvenlikçi politikaları sebebiyle amacına ulaşamadığını gördük. tanbul Taksim meydanının yasaklanarak şehrin her yerinde olağanüstü hal uygulamasına geçilmesiyle, verilmesi gereken asıl mesajların üzeri örtülmüş oldu.
Dünyadan ve ülkemizden yükselen hak, hürriyet ve adalet çağrıları gaz bombalarının sisinde kaybolup gitti.Yasağın ve neredeyse ölümcül sonuçlar doğuracak şekilde uygulanan şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Fakat böyle bir yöntemle ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların, taleplerin gündeme gelmesini engellemek istendiğini söyleyebiliriz. Siyasi irade, bu amacına ulaştığını düşünebilir fakat mücadelenin tek bir günden ibaret olmadığını hatırlatmak istiyoruz.1 Mayısın sadece şiddet görüntüleriyle gündeme getirilmesini, bugünün anlamını çarpıtmaya dönük bir kasıtlı bir politikanın neticesi görüyoruz. Diğer eylemlerin ve yürüyüşlerin ise sadece magazinel bir boyutta sunulmasını da böyle değerlendiriyoruz.Bunda, haftalarca, aylarca sorumluluklarını ifa etme konusunda gereken çabayı sergilemeyip, sadece bir gün alanlarda boy gösterme çabasına girişen bazı sendikaların payı olduğunu da sendikal mücadele adına önemli bir sorun kabul ediyoruz.Ortaya çıkan tabloda, kamuda ya da özel sektörde çalışan, üreten, emek veren milyonlarca insanın yaşadığı sorunlar, layıkıyla gündeme getirilememiştir.Toplumun tüm kesimlerinin karşı karşıya kaldığı ekonomik ve sosyal sorunlar tartışılamamıştır.Kamu çalışanlarının sosyal ve ekonomik haklarında yaşanan gerileme, artan şiddet vakaları, işsizlik, emek sömürüsüne karşı açlık sınırı altında kalan asgari ücret, milyonlarca insanın giderek sendikasızlaştırılması, taşeronlaştırılması, kapitalist sistemin kâr hırsının neden olduğu iş cinayetleri, her gün hayatını kaybeden işçiler, banka ve faiz sisteminin esnafından emeklisine herkesi taksit taksit ya da sürekli borçlu yaşamaya mahkum etmesi, sınırsız bir kalkınma ve büyümeye endeksli iktisat ideolojisinin insanlığı ve tabiatı sürüklediği felaket ve daha birçok hayati konu gündemleştirilememiştir.Tüm sendikalar, 1 Mayıs 2013te yaşanan tabloyu değerlendirmek zorundadır.Siyasal iktidarın yanlışları ortadadır fakat bu sendikal mücadelenin ya da toplumsal muhalefetin eksiklerini kapatmanın fırsatı olarak kullanılamaz.Yılın geri kalan tüm günleri de, hepimizin emeğini, hakkını, hukukunu savunmak için birlik içinde mücadele etmenin, dayanışmanın günüdür.
EĞİTİM İLKE-SEN adına
Doğan Özlük
Eğitim İlke-Sen Genel Başkanı