<span style="font-size:12px"><strong>Aile içinde şiddete tanık olan ya da ebeveynleri tarafından dövülen çocukların şiddeti öğrenerek kardeşlerine, arkadaşlarına ya da ileride eşlerine uygulayabildiğine dikkat çeken uzmanlar, çocukların şiddeti çevrelerinden gözlemleyerek öğrendiğini belirtiyorlar.</strong></span>
Çocukların kendini kanıtlamak ve dikkat çekmek için de öfke ve şiddete başvurabildiğini söyledi.Çocukların masum birer bebek olarak her şeyden habersiz dünyaya geldiğini ancak zamanla çevresinden şiddeti öğrenerek ya da şiddete maruz kalarak “şiddet davranışlarını” gösterebildiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Hande Sinirlioğlu Ertaş, şunları söyledi:“Arkadaşlarına şiddet gösteren, kardeşlerine ya da hayvanlara şiddet uygulayan çocukların şiddet eğilimini ya da çocuklarda yaşanan sorunları değerlendirirken pek çok etmene ayrı ayrı odaklanmak gerekir. Bir bebek dünyaya geldiğinde her şeyden habersizdir. Zamanla algıları, düşünceleri ve davranışları şekillenir. Elbette ilk etmen doğuştan getirdiği genetik yatkınlıkları ve mizaç özellikleridir. Kimi çocuklar ilerleyen yıllarda yaşadıkları sorunları dışa vurma, kimileri ise içselleştirme eğilimi ile doğar. Çocuğun doğuştan getirdiği temel özellikleri, ebeveyn tutumları, çevresindeki modeller ve yaşadığı koşullar ile şekillenir. Çocuklar sorunlarını agresif davranışlarla, kimileri ise kaygı ve depresif belirtiler ile yansıtabilir. Şiddet eğilimi olan çocukların genetik olarak öfke, dürtüsellik eğilimi olan, bebekliğinde “zor mizaç” a sahip olarak tanımlanan çocuklar olduğu görülmektedir. Bir çocuk öfkeli ve zor bir yapı ile doğsa bile, çevresel faktörler ile bu kontrol altına alınabildiği gibi, kolay mizaçlı çocukların da ilerleyen yıllarda şiddete eğilimli olduğu görülebilir.”özellikle aile içi yaşanan şiddetin, çocukların şiddet davranışlarını model almasına neden olduğunu kaydeden Ertaş, çocukların bu davranışı aile istemese de öğrenebildiğini söyledi. Ertaş şöyle devam etti:“Çocuklar istesek de istemesek de büyüklerin yaptıklarını örnek alır ve öğrenir. Aileler benim yaptığımı yapma dese de bu yeterli olmaz. Bazı ailelerin zaten şiddet eğilimi olan çocuklarını terbiye etmek adına dövdüğünü gözlemliyoruz. Oysa dayak o an için çocuğu durduran ancak şiddet eğilimine neden olan, içindeki öfkeyi arttıran yanlış bir tutumdur. Aileye karşı çıkamayan çocuk, öğrendiği davranış tarzını kendinden zayıf olana yöneltir ve akranlarına veya kardeşlerine yönelik şiddet uygular. Çocuğu şiddet eğilimine iten nedenlerden biri de kendini kanıtlama veya ifade çabası olabilir. Sorunlarını tanımlayamayan, duygularını ifade edemeyen çocukların engellenme halinde şiddete başvurduğu görülür.”Ailelerin çocuklarının güçlü yanlarını desteklemesi, duygularını ifade etme becerilerini onlara model olarak öğretmeleri gerektiğini de kaydeden Hande Sinirlioğlu Ertaş, çocuğun öfkeli yapısını, baskılayarak değil öfkesini uygun şekilde aktarmasına olanak vererek kontrol altına alınması gerektiğini söyledi. Ertaş şöyle dedi:“Unutulmamalıdır ki öfke doğal bir duygudur. Öfkenin de yaşanması değil, nasıl yaşandığı ve nasıl ifade edildiği sorundur. Nasıl mutlu bir insanın sokaklarda dans ederek, herkese gülüp sarılarak mutluluğu paylaşması doğal karşılanmıyorsa, öfkeyi etrafa zarar verici şekilde ifade de doğal karşılanmayacaktır. Bir çocuk şiddet içeren davranışlarda bulunduğunda çocuğu, duygularını ve kişiliğini değil, davranışı cezalandırmak önemlidir. Çocuğa yaklaşımda bu şiddet eğiliminin nedenleri araştırılmalıdır. Olumlu davranışları pekiştirilen, öfkesini uygun ifade etmeyi başarabilen ve bu davranışları ile ödüllendirilen çocuklarda kendini denetleyebildiği hissi ile kişilik yapılanması da olumlu yönde gelişecektir.”