CHP Hatay Milletvekili Av.Refik ERYILMAZ; TBMMde düzenlediği basın toplantısında Suriyede yaşanan olaylar ve AKP Hükümetinin dış politikasının bölgeye ve ülkemize verdiği zararları değerlendirdi.
Komşu, dost ve kardeş ülke Suriyede iki yılı aşkın süredir devam eden kaos ve çatışma ortamı vatandaşlarımıza hem ekonomik hem de sosyal anlamda ağır bir bedel ödetmiştir. Özellikle bölge illerimizde yaşayan vatandaşlarımız açısından bu fatura her geçen gün biraz daha kabarmaktadır.Hükümetin küresel güçlerin talimatı ile yürüttüğü Suriye politikası tamamen iflas etmiş duvara toslamıştır. Bölgede yaşanan ekonomik kayıpların yanında vatandaşlarımızın can güvenliği de tehdit altına girmiştir. Bölgede ciddi bir güvenlik sorunu ve zafiyeti yaşanmaktadır. Özelikle son birkaç ay içinde sınır illerinde yaşanan olaylar ülkenin ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya getirildiğini gözler önüne sermiştir. Sınırların adeta kevgire döndüğü, kimin girip çıktığının belli olmadığı, silahlı grupların geçiş güzergâhı haline getirdiği bir sınır manzarası ile karşı karşıyayız. Böyle bir ortamda güvenlik ve asayişten bahsetmek zaten mümkün değildir.Ülkemize mülteci akınının başladığı ilk günden günümüze kadar sürekli olarak parlamentoda, basın ve yayın organlarında, çeşitli STKların düzenlediği panel ve etkinliklerde AKP Hükümetini uyardık. Suriye ile olan 930 Kilometrelik sınırımızda herhangi bir önlem alınmadığını sınırların yolgeçen hanına ve kevgire döndüğünü bu nedenle ciddi bir güvenlik sorununun oluştuğunu ve gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerektiğini ifade ettik. Ancak bu uyarılarımız maalesef hiçbir şekilde dikkate alınmadı. Çünkü talimat büyük yerden geliyordu. Çünkü AKP hükümeti Küresel güçlerin ülkemize ve bölgemize yönelik kirli politikalarına tamamen teslim olmuştu. Silahlı muhalif grupların günübirlik giriş çıkışlarında rahatlıkla sınır kapılarımızı kullanması bölgemizde asayiş olaylarında patlamaya sebep olmuş ve olaylar kontrol altına alınamayacak bir hale gelmiştir. İzlenen politika ile sınırlarımızda kaosa ve çatışmaya açık bir ortam yaratılmıştır. Daha önce sınır illerimizde ayrı ayrı lokal şekilde yaşadığımız bir takım olaylar özellikle son dönemde toplumsal çatışma şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bizi ve bölge halkını endişelendiren de budur. İzlenen yanlış Suriye politikasından etkilenen ve mağdur olan vatandaşlarımız adeta patlamaya hazır bir bomba haline getirilmiştir. En ufak bir kıvılcımda dahi insanların sokağa döküldüğü ve kitlesel çatışmaların yaşandığı bir ortam yaratılmıştır. (Tarih 03.10.2012) Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesine düşen top mermisi neticesinde Anne ve 4 çocuğu hayatını kaybetti. 2'si ağır 10 kişi de yaralandı. (Tarih 11.02.2013) Cilvegözü Sınır Kapısı'nda büyük Patlama. 4ü Türk vatandaşı 10u Suriyeli toplam 14 kişi hayatını kaybetti.(Tarih 21.03.2013) Suriyenin başkenti Şamda Mezraa bölgesinde Baas Partisi binasının yanında yer alan Şam Âlimleri Birliği Başkanı Ramazan El Butinin ders verdiği İmam Camisine silahlı terörist guruplar tarafından intihar saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda 82 yaşındaki Sünni din Âlimi Ramazan El Buti ve 42 kişi hayatını kaybetti ve onlarca kişi yaralandı. Bu saldırılar radikal, cihatçı gruplarla işbirliği içinde olmanın ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. (Tarih 02.04.2013) Suriyenin Tel Abyad kasabasından gelen ve Akçakale Sınır Kapısı'ndan girmek isteyen 100'ün üzerindeki Suriyeliye izin verilmeyince Özgür Suriye Ordusuna mensup militanlar gümrükteki binalara saldırmış, rastgele ateş açarak polis memuru Ferhat Avcıyı şehit etmiş 4ü asker 11 vatandaşımızı yaralamıştır. Sayın başbakanın özgürlük savaşçısı olarak nitelendirdiği bu silahlı militanların işledikleri bu suçlardan acaba kimler sorumludur? AKP Hükümeti polis memurumuzun eşine ve 3 yaşındaki oğluna nasıl hesap verecektir. Daha da önemlisi emperyalist politikaların tetikçiliğine soyunanlar hedefleri uğruna daha kaç vatandaşımızı feda edecektir.(Tarih 22.04.2013) Hatay, Adana ve Mersin Kiliselerinin de bağlı olduğu Merkezi Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan Ortodoks Kilisesi'ne bağlı iki Hıristiyan din adamı cosmopolitan Hataydan Suriyeye geçtikten kısa bir süre sonra Suriyedeki Radikal köktenci silahlı guruplar tarafından kaçırılmış ve şoförleri de öldürülmüştür. Aradan 15 gün geçtiği halde bu din adamlarından hala hiçbir haber alınamamaktadır. Hıristiyan din adamlarının acilen serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ortadoğuda din ve mezhep farklılıkları kaşınarak kardeş kavgası yaratmak isteyen emperyalist politikalara geçit verilmemelidir. (Tarih 30.04.2013) Hatayda Alevi din adamı Şeyh Ali Yeralin evine giriliyor yatak odası dağıtılıyor ve Seni Yakacağız yazılı tehdit mektubu bırakılıyor. Failler hala yakalanmadı.(Tarih 30.04.2013) Hataya oldukça yakın Suriye'nin İdlib kenti Darkuş kasabasında sınır hattında kimyasal silah saldırısı yapılmış onlarca kişi yaralanmıştır. AKP Hükümetinin desteklediği silahlı grupların bu ilk icraatı olmadığı gibi son icraatları da olmayacaktır. Bu saldırının başbakanın ABD ziyaretinden önce gerçekleştirilmiş olması ve başbakanın bu olayı ABD ziyaretinde Suriye yönetimi aleyhine kullanacağı yönündeki iddialar soru işaretlerini arttırmaktadır. Olayda kullanıldığı iddia edilen kimyasal silahlara acil önlemler alınmaz ise günün birinde bize de çevrilebileceği unutulmamalıdır. Hatayda, kimin eli kimin cebinde belli değil. Sayın başbakan Suriye yönetiminin kimyasal silah kullandığı iddia etmektedir. Ancak sayın başbakanın Suriyedeki olaylarda daha ilk günden taraf olmuş ve silahlı muhalif gruplardan yana tavır almış ve bu gruplara angaje olmuş her türlü desteği vermiştir. Taraf olduğu için de olaylar karşısında objektif olamamıştır. Yaptığı açıklamaların hemen hemen tamamının gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıkmıştır. Nitekim en son kimyasal silah kullanımı ile ilgili açıklamaları da Birleşmiş Milletler Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu üyesi Carla Del Ponte Suriye yönetimi değil isyancılar silah kullandı şeklinde açıklama yapmış ve başbakanın açıklamalarını yalanlamıştır.Sayın başbakanın bu tür olaylar karşısında daha objektif ve daha sağduyulu davranma ve halkımıza doğru bilgi verme gibi bir görev ve sorumluluğu bulunmaktadır. İnsanlık suçu işlemiş silahlı gurupları korumaya çalışıyor gibi bir görüntü sergilemesi başbakanın makamına ve ülkemize büyük zarar vermektedir.(Tarih 05.05.2013) Banyas ve Ras El Nebide rejim yanlısı başta köy imamı, eşi ve küçük çocuğu olmak üzere onlarca çoluk, çocuk ve kadın kesici aletler ve bıçaklarla delik deşik edilerek, vahşice katlediliyor. Banyastaki bu katliamı kim ya da kimler gerçekleştirmiş olursa olsun şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Sayın Başbakan bu olaya şiddetle tepki göstererek Kerbelaya benzetmiştir. Evet biz de lanetliyoruz ve bu insanlık suçunu işleyenlerin derhal tespit edilip cezalandırılmasını istiyoruz. Başbakan Tayyip Erdoğan bu katliamın Suriye yönetimi tarafından yapıldığını iddia ediyor ancak gerek Banyas ve Ras El Nebi halkı gerekse Suriye Yönetimi bu katliamın muhalif Silahlı guruplar tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmektedir. Bu durumda sayın başbakana bir önerimiz olacaktır. Bu katliamın gerçek faillerini tespit etmek ve uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanıp cezalandırılmalarını istiyorsanız bu konuda samimi iseniz gelin mecliste gurubu bulunan dört partiden bağımsız bir komisyon oluşturup bu olayı incelemek için Suriyeye gidip Banyas ve Res El Nebi halkı ile görüşelim. Eğer Suriye yönetimi bu talebimizi kabul etmez ise onlar zan altında kalsın biz de tepkimizi ortaya koyalım. Bu komisyonun kurulması çağrımıza siz olumlu cevap vermezseniz bu sefer sizin samimiyetinizi sorgulamak zorunda kalacağız. Samimi olarak çağrıda bulunuyoruz; kimin katliamcı, kimin katliama karşı, kimin de katliamcılarla işbirliği yaptığını beraber ortaya çıkaralım. (Tarih 08.05.2013) Şanlıurfa'nın Suriye sınırındaki Akçakale İlçesi'nde, sınırdan kaçak eşya geçirdiği ileri sürülen kişiler ve yakınları ile askerler arasında gerginlik çıktı. Kaçakçılık yaptığı ileri sürülen kişilerin gözaltına alınmasına engel olmak isteyen grup, sınır hattındaki köylerine gelen askeri zırhlı aracı taş yağmuruna tuttu.(Tarih 08.05.2013) Reyhanlı ilçesine yığılan 70 bin sığınmacının getirdiği sorunlar ve rahatsızlıklar sonunda halkı sokağa döktü. İlçe halkı ile Suriyeli sığınmacıları karşı karşıya getiren bu olaylar neticesinde araçlar yakılmış emniyet binası, belediye binası halk tarafından basılmıştır. Büyük bir felaketin eşiğinden dönülmüştür. Bölge istim üstünde, halkımız da büyük bir endişe içindedir.Netice itibariyle tüm yaşanan bu olaylar dikkate alındığında Hükümetin derhal politikalarını gözden geçirmesi ve bölgede gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Gerekli tedbirler alınmadığı ve izlenen yanlış politikada ısrar edildiği takdirde telafisi mümkün olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalacağımız muhakkaktır. Ulu önder Atatürkün Yurtta Sulh, Cihanda Sulh, ilkesi, sadece bir parola değil, aynı zamanda bir üstün hukuk kuralıdır. Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ilkesi bir taraftan yurt içinde huzur ve sükûnu, güven içinde yaşamayı, diğer taraftan da milletlerarası barış ve güvenliği hedef alır. İnadına barışı, inadına kardeşliği savunmaya devam edeceğiz. Savaşı kutsayanları ve savaşı besleyenleri, ezilen halklar da tarihte affetmeyecektir.