Eğitim-Sen Samandağ Temsilciliği, şehir merkezinde yürüyüş ve basın açıklaması ile başta eğitim emekçisi kadınlar olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutladı.
Abdullah Cömert Alanında basın açıklamasını okuyan Semire Şahutoğlu şunları söyledi: “Bundan 159 yıl önce bugün olduğu gibi, kanla beslenen vahşi kapitalistler Amerika’ da eşit işe eşit ücret talebiyle baş kaldıran tekstil işçilerinin grevini kanla bastırmış ve çoğunluğu kadın 129 işçiyi yakarak katletmiştir. Bugün 8 Mart. İnsanlık tarihinde özel mülkiyetle başlayan sömürü düzeni bugün de bundan beslenen ve sömüren emperyalist Batı ve onun işbirlikçileri olan iktidarlar tarafından pervasızca sürdürülmektedir. Sömürü, işgal, katliamlar varsa insanlığın onurlu direnişi de olacaktır.Emeğin sömürüsü üzerine kurulu kapitalist sistem ve onun temsilcisi burjuvazi her şeyi kara dönüştürmeye çalışan ahlakıyla, tüm insani değerleri kirletmiştir. Gölgesini satamadığı ağıcı kesen kapitalizm kadını metalaştırarak, erkeğin kadına bakışını yozlaştırmış, gençlerimizi uyuşturucu ve fuhuş bataklığına sürüklemiş, fabrikada, tarlada, okulda, evde emeğimizi sömürmüş, toprağımıza, ağacımıza, suyumuza gözünü dikmiştir.Halkı kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla, Kürdüyle, Arabıyla sömürürken ayrım yapmayan sömürgenler, bu politikalarını hayata geçirirken zorlanmasınlar diye halkı ayrıştırmakta hiçbir engel tanımaz. Kadını erkeğe, Türk’ü Kürt’e, Alevi’yi Sünni’ye düşman gösteren ve bundan nemalanan anlayış, burjuva medyasıyla dizileriyle, yoz programları ve yanlış haberlerle bilinçleri bulanıklaştırarak, hiçbir ayrım yapmadan her kesimi iliğine kadar sömürür.Yıl 2016 ve emeğin sömürüsü, kimliklerin yok sayılması, tecavüzler, katliamlar bugün de artarak devam etmektedir. Sadece geçtiğimiz bir yıl içinde 144 kadın sistemin yarattığı cinsiyetçi bakış açısının kurbanı oldu.90’lardan bugüne ülkedeki faşizm koşullarından en çok zarar görenlerden bir diğeriydi çocuklar ve 569 çocuk öldürüldü. Ülkemizdeki faşizm koşullarında pek çok insani hak ve özgürlüğümüz ihlal edilmekte yok sayılmaktadır, can güvenliğimiz de korunmamaktadır. Geçtiğimiz ekim ayında Ankara’da Kamu Emekçilerinin mitingi kana bulanmış ve 107 emekçi katledilmiştir. Suruç’ta 34 gencimiz aynı güvenliksiz koşullarda katliama kurban verilmiştir. Son 5 ayda Diyarbakır-sur, Şırnak-Cizre ve Silopi’ de hukuk dışı sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte öldürülen sivil sayısı 200’ e yaklaştı.Geçtiğimiz yıl şubat ayında Mersin’de vahşice katledilen Özge CAN son olmamış, onu Kayseri’ de tecavüz sonucu intihar eden Cansel KINALI gibi niceleri takip etmiştir. Cizre’ de polis kurşunuyla karnından vurulan sekiz aylık hamile Güler YAMALAK, evinde polislere “galoş giyin” dediği için vurulan Dilek DOĞAN da sistemin kadına bakışının son kurbanlarındandır. Faşizm var olduğu sürece bu katliamlar devam edecek.“Eşitliğe inanmıyorum” diyen eski başbakan, “Tecavüze uğrayan kadının bebeğine gerekirse devlet bakar” diyen sağlık bakanı, evli ve üç çocuklu asgari ücretli vatandaşlardan vergi alınmayacağını müjdeleyen başbakan yardımcısı, kadına yönelik şiddeti engellemek için cami, kışla, okul formülünde “aydınlanma projesi” başlatan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, AKP iktidarının kadına bakışını temsil etmektedir. Bugün 8 Mart ve şiddet, sömürü, zulüm gören tek kesim kadınlar değil. AKP’ nin Türkiye’sinde iş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz. 2015 yılında en az 1730 işçi hayatını kaybetti ve AKP iktidarı boyunca toplamda 16 bin 471 işçi, kapitalistlerin kar hırsı yüzünden katledildi. Ülkemiz tarihinde en pervasız özelleştirme, taşeronlaştırma güvencesiz çalıştırma, sendikasızlaştırma, işsizlik, iş cinayetleri kayıt dışı çalıştırma katlanarak artmış ve halk açlık ve yoksulluk denen en büyük şiddetle karşı karşıya bırakılmıştır. Bir yerde şiddet varsa direniş de olacaktır.Nitekim geçtiğimiz yıllarda Paşabahçe Devlet Hastanesi’nde çalışırken keyfi bir şekilde işten çıkarılan temizlik işçisi Türkan Albayrak ile İnşaat Mühendisleri Odası’ndaki işinden performans düşüklüğü gerekçesiyle atılan Cansel Malatyalı’nın, Soma Direnişi sırasında öğrencisine sahip çıktığı için sürgün edilen Ayşegül Ersoy’un, fabrikaları kapatılan Kazova İşçilerinin aylara varan direnişleri zaferle sonuçlanmıştır. Berkin Elvan ile ilgili süreçte arkadaşlarını sahiplendiği için sürgün edilen eğitimci Hatice Yüksel ile bizzat DİSK tarafından işten çıkarılan Oya Baydak’ın ise hukuk mücadelei sürüyor.19 Aralık 2000 tarihinde “Hayata Dönüş” adı verilen dünyanın en kapsamlı hapishaneler katliamında hayatını kaybedenlerin, diri diri yakılanların, Cizre de 13 yaşında polis kurşunuyla öldürülen ve cenazesi bozulmasın diye buzdolabın da bekletilen Cemile’ nin, vurulduktan yedi gün sonra cenazesi sokaktan alınan Taybet İnan (ana) nın, Uğur’ların Ali İsmail’lerin, Ahmet’lerin, Abdocan’ların, Dilek Doğan’ların, Yılmaz Öztürk’lerin katillerini yargı önüne çıkarmamıştır. Bu nedenle sorumludur.Yine acı ve gözyaşıyla karşılıyoruz Mart ayını, Dünya Emekçi Kadınlar Gününü. 8 Mart, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, baskı ve şiddete, yozluğa başkaldıran; emekten, özgürlükten, insanca yaşamdan yana olan, direnen devrimci kadınların günüdür.Okullarda, fabrikalarda, tarlalarda çalışan, yaşamı üreten ama emeğinin karşılığını alamayan emekçi kadınların günüdür. Ev emekçisi kadınların günüdür. 1857’de daha iyi çalışma koşulları için ayaklanan ve diri diri yakılan tekstil işçisi kadınlar ile bu direniş geleneğine sahip çıkan ve onu devam ettirenlerin günüdür. Faşizmi, gericiliği yok etmek için birleşmek ve örgütlenmek zorundayız. Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız.”