Bugün yeni bir eğitim-öğretim dönemine başlangıç yapıyoruz. Ancak her eğitim-öğretim yılının başlangıcıyla beraber, eğitimdeki sorunlarda katlanarak büyümektedir. İdeolojik gıdasını piyasacı sistemden alan AKP iktidarı, göreve geldiği ilk günden bu yana eğitimde piyasacı bir anlayışı hakim kılmış ve adım adım kamusal eğitimi tasfiye ederek, eğitimi özelleştirmeye başlamıştır. Eğitimde özelleştirmenin bir amacı piyasacı anlayışla sermayeye yeni pazar alanları açmak, diğer ayağı ise cemaatlere bağlı okulların önünü açarak eğitimde dinselleşmenin önünü açmaktır.
.Nitekim Türkiye’de 2015-2016 eğitim öğretim yılı itibariyle toplam 9 bin 581 özel öğretim kurumu (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) bulunmaktadır. 4+4+4 öncesinde Türkiye’deki özel okulların (4 bin 664 adet) resmi okullara oranı yüzde 10’dur. Eğitimde 4+4+4 dayatması ile belirgin artış gösteren özel okulların resmi okullara oranı 2015-2016 eğitim öğretim yılı itibariyle yüzde 18,5 gibi yüksek bir seviyeye çıkmış olması, MEB’in devlet okullarını kendi kaderine terk ederken, özel okulları kamu kaynakları ile desteklemesinin en somut sonucudur. Özel okullar teşvik edilirken devlet okulları da bir bir imam hatiplere dönüştürülmektedir. 2003 yılında 450 imam hatip okulunda 71.100 öğrenci eğitim görmekte iken, 2016 yılında bu sayı 1017 imam hatibe ve 546.433 öğrenciye çıkmıştır. Gerici müfredatla kamusal eğitimin içi boşaltılırken, yoksul halk çocukları kalitesiz bir eğitime mahkum edilmektedir. İmam hatiplerin yanı sıra müfredatın da dinselleştirilmesiyle birlikte laik eğitim sistemi giderek yok edilmekte, dolayısıyla araştıran, sorgulayan bireyler yerine itaat kültürüyle yoğrulmuş nesiller yetiştirilmektedir.4+4+4 gerici eğitim sisteminden, ezberci eğitim sistemine kadar üzerinde durulması gereken yüzlerce sorun yerinde dururken, bu gün çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız. 15 Temmuz gerici darbe girişimini bahane eden iktidar 28.163 öğretmenin MEB ile ilişiğini keserken, 20.000’in üzerinde öğretmeni açığa aldı. Görevden almalar herhangi bir yasal soruşturmaya dayanmamakta, işlemler ya istihbarat teşkilatlarının fiş kayıtları, ya da iktidar yanlısı sendikaların ihbarları sonucu gerçekleştirilmiştir.Darbe girişiminde bulunan FETÖ’cü yapıya mensup kamu çalışanlarını tasfiye süreci, bugün ilerici ve aydınları hedef alarak devam etmektedir. Üniversitelerden onlarca ilerici, yurtsever ve sosyalistin görevden uzaklaştırılmasının ardından, dün, “bölücü terör örgütü ve uzantılarına destek verici nitelikte faaliyetlerde bulundukları” iddiasıyla 11 bin 285 öğretmeni açığa alındı. Görevden alınan öğretmenler hakkında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen herhangi bir soruşturma olmamasına rağmen gerçekleştirilen görevden almalar, tam bir cadı avıdır, ve iktidarın kendisini yargı yerine koyması yönüyle hukukun en temel ilkelerine aykırıdır.Siyasi iktidar, yıllardır eğitimin dinselleştirilmesine ve ticarileştirilmesine direnen, laik-bilimsel eğitimi savunan, emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten eğitim emekçilerden bugün intikam almaya çalışmaktadır. Yandaş medya ve yandaş sendikanın işbirliği ile oluşturulan algı operasyonu ve açıkça iftira niteliği taşıyan suçlama ve hedef göstermeler sonucunda gerçekleştirilen açığa almalar, açık bir “yargısız infaz”dır. Evrensel hukuku, temel hak ve özgürlükleri yok saymaktır. 28.000 öğretmenin FETÖ’cü, 11.285 öğretmenin ise “PKK destekçisi” iddiasıyla görevden alınmalarıyla 1.5 milyon öğrenci yeni eğitim-öğretim yılına öğretmensiz başlayacak, belki de bir çok okul hiç açılamayacak.Yüzbinlerce öğrencinin öğretmensiz kalması, anayasal bir hak olan eğitim hakkının iktidar tarafından açıkça ihlalidir. Aynı zamanda iktidarın gizli faşizmden, açık faşizme geçişinin de en önemli göstergesidir.2016-2017 Eğitim-Öğretim yılı hiç olmadığı kadar büyük bir kaosla başlayacaktır. Okullar açılacak ama hala ders kitapları basılıp dağıtılmış değil. Bir yanda öğretmensizlik, diğer yanda basılamayan kitaplar nedeniyle, öğretmenler ve idareciler bilinmezliklerle dolu bir eğitim yılına giriş yapmak zorunda Bırakılmışlardır. Bu karanlık ve kaos elbette sonsuza kadar devam etmeyecektir. Gerici faşist uygulamalara teslim olmayacağız. Milletvekilliğinden önce bir eğitimci olarak tüm benliğimle bu mücadelenin ortasında olmaya devam edeceğim. Bu ülkenin aydınlık yüzlü eğitimcileri var oldukça, iktidar başarılı olamayacaktır. 
