Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 22. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi, Federasyonumuz ev sahipliğinde, “Güçlü İşletmeler, Güçlü Ekonomi” temasıyla Medeniyetler Şehri Hatay’da gerçekleştirildi.
Zirvenin İlk günü Ticaret Köprüsü etkinliği ve TÜRKONFED “Yeni Dönem Vizyonu” oturumu, Genel Sekreter Arda Batu, TÜRKONFED Baş Ekonomisti Pelin Yenigün Dilek ve Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın sunumları ile başladı.
Zirvenin ikinci gününde ise, etkinliğin açılış konuşmaları DASİFED Başkanı Faruk Ekinci ve Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş tarafından yapıldı.
DASİFED Başkanı Faruk Ekinci: “10 bin yıllık tarihe sahip; kültürlerin, dinlerin, insanların birbirleri ile harmanlandığı hoşgörü şehri Hatay’da sizleri ağırlamaktan büyük bir onur duyuyoruz. Güçlü İşletmeler, Güçlü Ekonomi ana temasıyla DASİFED olarak ev sahipliğini yaptığımız TÜRKONFED 22. Girişim ve İş Dünyası Zirvesine, hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş illerini kapsayan DASİFED, bölgesinin sorunlarına duyarlı olan iş insanlarının gönüllülük esasıyla bir araya gelmesiyle kurulmuş iş dünyası federasyonudur. Üyemiz 8 derneğimizle birlikte bölgemize ve ülkemize değer yaratmaya ilk günkü azim ve kararlılıkla devam etmekteyiz. Bölgemiz,medeniyetlere beşiklik eden tarihi, coğrafyası, kültürü ve hoşgörüsü yanı sıra turizm, tarım, hizmet, sanayi sektörlerinin hayat verdiği bu üç ilimizdeyüzde 100 kapasiteyle çalışan 10’un üzerinde organize sanayi bölgesinde başta demir-çelik olmak üzeretekstil, hazır giyim, ayakkabı, mobilya, filtre, gıdagibi ülke çapında büyüklükteki sanayilerle 9,5 milyar doları aşan bir dış ticaret hacmi yaratarak ekonomimize katma değer sağlayan bir güce sahip bulunuyoruz.
Komşularla Sıfır Sorun Politikasının var olduğu dönemlerde bu sektörlerde hayli yol alan, yeni ve ilave yatırımlarla birlikte ilerleyen ekonomik büyüme ve sosyal gelişim; “Arap Baharı”nın devamında iç karışıklıkların Suriye'de başlaması ile birlikte durmuş, bunun etkisi ile işdünyası bölgemizde zor günler yaşamaya başlamıştır. 4,5 milyon Suriyeli göçmenlede bilhassa bölgemizde sosyal hayat ve yaşam kalitesi olumsuz etkilenmiştir. Bu gün bölgede geldiğimiz durum ekonominin bir durgunluğa gitmesi ile birlikte finansman zorlukları içinde kalan fabrikalar, iş yerleri ve esnaf kepenk kapatmaya başlamıştır. Biz iş dünyası olarak üretimimizi en iyi kalitede ve maliyette yapma kabiliyeti içerisindeyiz ve yapıyoruzda. Ama üretimimizin iç ve dış pazarda değer bulması tek başımıza olmuyor. Komşularla Sıfır Sorun Politikası ile bu ortamıgeçmişte yaratan ve her zamanda yaratma kabiliyetinde olan hükümetimizle güç birliği içinde aynı ortamı yaratmada bizler yan yana olmaya her zaman hazır olduğumuzu bildirmek isteriz. Tabiki zor durumda olan ekonomilerden çıkışın, ancak evrensel demokrasi kuralları içerisinde, hukuk devletinin ve bağımsız demokratik kurumların, varlığı ve işlevlerinin yerine gelmesi ile birlikte olacağı açıktır. Bizler için iş dünyası olarak düşük enflasyon ve düşük faiz politikası olmazsa olmazlardandır. Ama düşük faiz içinde önce enflasyonun düşürülmesinin bir evrensel kural olduğununda bilinci içerisindeyiz. Ülke büyümesinde %76'sı ithalata dayalı olan iç tüketimyerine üreten yerli sanayimize verilecek öncelik büyümede sürekliliği sağlıklı hale getirecektir. Bölgemiz dahil ülkemizin sahip olduğu Sanayi, Tarım, Hizmet sektörlerinin tümünde, on yıllardır sürdürülen yanlış politikalarla yaratılan, büyüme ve gelişme önünde en büyük engel olan iki mislineulaşankapasite fazlalıkları, içinden çıkılmaz hale gelen kayıt dışılık ve sektörlerin belini büken dampingli mal ithalatının yarattığı haksız rekabet iş dünyasının önünde bir ucube, bir korkulu rüya olarak durmaya devam etmektedir. Kapasite fazlalığı,kayıt dışı, ve dampingli mal ithalinin önlenmesindeki başarı, iş dünyası için en büyük teşvik olacaktırve kendi başına ülkenin gelişmiş Batı ekonomileri düzeyine çıkmasındaki olumlu rolünü arttıracaktır. Sadece hükümetimizden beklentimiz rekabeti bozucu kapasite fazlalıkları, kayıt dışılık ve dampingli mal ithalatını önleyerek tüm sektörlere sahip çıkması ve uygulamayı disiplin içinde tam kontrolü altına almasıdır ki bütün bunlar devlete ilave bir maliyet de getirmeyecektir, zira vergilerimiz ile zaten bunun bedeli hali hazırda ödenmiş ve ödenmeye devam edilmektedir. Haksız rekabeti yaratan bu üç ucube ve benzerlerinin önlenmesi ile, inanınki, sektörlerde oluşacak dinamizm gerekli öz sermayeyi yaratarak, katma değeri yüksek ürünlere yapılacak yatırımlarla dünya pazarlarında rekabet edecek bir Türkiye dünya sahnesinde ekonomik ve siyasal gücü ile yerini alacaktır. 20-25 Yıl içinde AB ve diğer Batı ülkeleri Endüstri 4.0.sanayi devrimi ile gelişmekte olan ülkelerin işçilik maliyet avantajlarını ortadan kaldırarak dünya pazarlarına tek başlarına hakim olacaklardır. Bu durum bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeişverenlerin pazar kaybı ile işletmelerinin kapanmasına, çalışanlarının da işlerini kaybetmesine neden olacaktır. Bu duruma düşmemek mümkündür. Yapılacak tek şey, yukarıda sıraladığımız tedbirlerin hayata geçirilmesi yanında eğitim sisteminin gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılmasıdır. Bütün bunlar gerçekleştiğinde, Türkiye sahip olduğu coğrafyanın da verdiği büyük avantaj ile önümüzdeki 30 yılda dünyada ekonomik ve siyasal bir süper güç haline gelmesi işten bile olmayacaktır. Bütün bunlar içindegeleceğine inanan bir toplum aklına sahip olmamız yeterli olacaktır. Bunun için gerekli akla, çalışkanlığa ve potansiyele sahibiz. Birlik olursak, birlikte olursak, kapsayıcı olursak, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine sonuna kadar bağlı kalırsak bu amacımıza ulaşabiliriz. Biz şahsen buna inanıyor ve bunu umit ediyoruz.
Değerli misafirler izin verirseniz size son olarak söylemek istediğim, bizler Dasifed olarak derneklerimizle birlikte el ve gönül birlikteliğinde öz veri ile başarılı bir zirve için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık. Zirveye hazırlık bir arkadaşımın dediği gibi cidden “KIZ vermek gibi” bir şeydi. Bu münasebetle bütün Dasifed Yönetim Kurulu üyelerine ve yardımcı olan tüm arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Aynı zamanda zirvenin başarısında büyük destekleri ile bizleri yalnız bırakmayan ve ev sahibi gibi davranan Hatay Büyükşehir Belediyesi,DOĞAKA, Antakya ve İskenderun Ticaret Sanayi Odası,Antakya, İskenderun ve Payas Organize Sanayi Bölgeleri, zirvemize sponsor olarak katkı sunan Ekinciler Holding, Atakaş Şirketler Grubu, Hatboru, Onfil Filtre, Hateks, Has Turizm ve Bebegarfirmalarına ve değerli iş insanlarımızaşükranlarımızı arz eder, bölgemiz ekonomisi ve sosyal refahı için çok önemli olan Hassa Doğu Akdeniz Özel Ekonomik Bölge, 2021 Hatay Expo, Hado, Hatay Bienal, Festival ve Karnavalı, Ev Atıklarının Değerlendirmesi gibi projelerde güç birliği içinde olmayıdiliyoruz.Sizlerin bölgemizde olması hepimize moral ve motivasyon veriyor. Sizleri Hatay’da ağırlamaktan büyük bir onur duyuyoruz. Şahsım ve DASİFED Yönetim Kurulu adına ve hemşerilerim adına hepinize şükranlarımı sunuyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.” dedi.
Zirve kapsamında ayrıca, TÜRKONFED ve UNDP Türkiye'nin, Türkiye'deki işletmeleri deprem, yangın, sel ve mülteci krizi başta olmak üzere doğal afet ile karmaşık acil durumlara karşı hazırlayacağı platform olan CBi Türkiye'nin imza töreni de yapıldı. Özel sektörün ihtiyaç ve kapasitesini belirleyerek iş dünyasını afet ve acil durumlar karşısında güçlendirmek, bilgi paylaşımını artırmak, işletmeleri dirençli kılmak, afet anında özel sektörün etkilenen bölgelere katkısını artırabilmek için çalışacak olan CBi Türkiye'nin imza töreni, TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan ve Birleşmiş Milletler (BM) Mukim Koordinatörü ve UNDP Mukim Temsilcisi Irena Vojackova Sollorano’nun katılımı ile gerçekleştirildi. 
